İyileşmenin Sırrı: Sessiz Zihin
Krizler eyleme geçmeye iter. Geçtiğimiz aylardaki küresel eylemi tetikleyense COVID-19 krizi oldu. Bu krizi destekleyen çoğunlukla panik ve belirsizlikten gelen bilinmezlik korkusu oldu. Peki ya korkan ve belirsiz hisseden birey ne olacak? Sessiz zihin yaklaşımına dayalı bir cevap önermek istiyorum. Bu yaklaşımın size yanlış bir şekilde kulağa yabancı ve “spiritüel” gelebileceğini anlıyorum. Ama sessiz zihin, gökyüzünde fildişi kuleler inşa etmek ya da kendi kabuğunuza çekilmek değildir.
Sessiz zihin kaynağınıza yeniden bağlanmakla ilgilidir. Herkes aktif, sürekli düşünen ve hisseden aklın en üst katmanına bel bağlar. Ancak bu duygular kaygı, alarm, dehşet ve belirsizlik üzerine sabitlendiğinde, aktif zihin kendi sarmalından kendini kurtaramaz. Tıpkı yokuş aşağı freni patlamış bir arabanın kendini frenleyememesi gibi, zihinsel aktivite kendini iyileştirmekte işe yaramaz hale gelir.
Gerekli olan şey sıfırlanmaktır yani fabrika ayarlarına geri dönmektir. Sıfırlanma sadece zihinsel değildir. Düşünceleriniz vücudunuzdaki her hücre tarafından algılanır ve karşılığında her türlü bedensel süreç bundan etkilenir (bağışıklık tepkisi, hormonsal döngüler, uyku ve genel zihin-vücut dengesi veya metabolizma dengesi). Aktif zihin bulanık ve kaotik hale gelirse, denge her yerde bozulur. Peki, ne yapmalı?
Her kültürde daha zihnin daha derin bir katmanı yüzyıllar önce keşfedildi. Sessiz, sakin ve huzurlu dolu bu katmanı anlatan deyişler dini hale geldi; örneğin Eski Ahit’teki “Dingin ol ve bil ki tanrın benim” ifadesi gibi. Eğer Tanrı’yı “kaynağın” ile değiştirirsek, mesaj modern dinleyiciye ulaşır: Dingin ol ve bil ki kaynağın benim. Bu mesajı dikkate almanın en doğrudan sonucu meditasyon yapmak olacaktır; çünkü meditasyon sessiz zihne doğrudan erişim sağlar.
Ancak sayısız modern insan meditasyonu denemesine rağmen bir kriz durumunda gerekli olan sıfırlanmayı yaşayamıyor. Bu kısmen kendini adamamaktan kaynaklanmaktadır. Birçok kişi meditasyonu denemiş ve sonrasında uygulamaktan vazgeçmiştir. Ya da sadece bir çeşit psikolojik yara bandına ihtiyaç duyduğunda meditasyon yapıyordur. Bu kişinin neyi kaçırdığını göstermek için izin verin bu meseleye biraz daha yakından bakalım.
Çünkü sessiz zihin gerçekten tek şifacıdır.
Tıp fakültesinde homeostazi (vücut içi denge) temelde fiziksel olarak tanımlanır. Koşu yaparsanız kalp atış hızınız, solunumunuz, kaslara giden kan akışı, sindirim süreci vs. dengesiz hale gelir. Ancak koşmayı bıraktığınızda, homeostazi restore olur. Deneyimin öbür ucuna bakacak olursak (mesela büyük bir şok yaşarsanız), “savaş veya kaç tepkisi” sizi aşırı dengesiz bir hale sokar. Ancak şok sona erdiğinde dengeniz yerine gelir. Ne yazık ki, COVID-19 gibi sürekli bir tehdit altında şok sona ermiyor. Olağan stres tepkisi birkaç dakikadan fazla sürmeyecek şekilde tasarlanmıştır. Günlerce ve haftalarca uzarsa geri teper ve hasar yaratmaya başlar.
Hasar önce psikolojik olarak ortaya çıkar. Sürekli stres altındaki insanlar yorgun, huysuz, depresif, endişeli, sinirli, sabırsız vs. hisseder. Baskı devam ederse bir sonraki aşama yorgunluk, uyuşukluk, donukluk ve depresyondur. Stres hala azalmazsa, hormonsal süreçlerin allak bullak olması sonucu sıklıkla uykusuzluk ile başlayan fiziksel belirtiler gelişmeye başlar. Bununla ilgili söylenecek çok şey var; fakat ana fikir bütünsel bir sıfırlanmaya ihtiyaç olduğudur.
Fark etmeden kendinizi tüm yaşamınız boyunca bütünsel olarak sıfırlıyorsunuz. Homeostazi sadece fiziksel değildir; insana dair her şeyi kapsar. Kişiyi sıfırlayan komuta merkezi hücrelerimizde değil, beyin hücrelerimizde değil veya en üst katman olan aktif zihninde de değildir. Bütünsel sıfırlanmanın komuta merkezi kaynaktadır. Dingin ol ve bil ki kaynağın benim. Kanıt onlarca yıldır ortada duruyor. Meditasyon kalp atış hızını, solunumu, beyin aktivitesini, iltihaplanmayı ve stres seviyelerini etkiler. Tıp bilimi bu faktörlerin her birini ayrı ayrı inceler; ancak ağaçlara odaklanırken ormanı gözden kaçırmamalıyız. Her şey yine aynı kaynağa geri döner.
Kaynağınız dingin ve sessizdir; ona en çok derin, rüyasız uykuda yaklaşırsınız. Ancak koşmayı bıraktıktan sonra kalp atışınızın normale dönmesinin aksine bir kriz durumunda her şey otomatik olarak dengeye dönmez. Görünüşe göre yararlı bir sessizlik ve çok da yararlı olmayan bir sessizlik var. Bilinç sessiz kaynağından uzaklaşmaya başladığında farklı yollar açılır ve tercih ettiğiniz yollar sessizliği başka bir şeye dönüştürmekte size özgü araçlar haline gelir.
Kimse size bir kullanım kılavuzu vermiyor. Ama genel terimlerle açıklarsak, sessiz zihin “ya bu ya şu” şeklinde bir yol izler. Bu yolların nasıl ayrıldığını haritalayalım.
- Korku ya da sevgi
- Ayrılma veya birleşme
- Acı ya da mutluluk
- Yenileme veya alışkanlık
- Öz saygı ya da kendinden şüphe
- Güven veya güvensizlik
- Konfor veya stres
- Kabul veya direnç
- Farkındalık ya da bilinçsizlik
Bu seçenekler sessizlikten kaynaklanır; aynı kaynağa sahiptirler, ancak zıt yönlerde seyahat ederler. Bir kişi tamamen bilinçli veya uyanmışsa patikalar arzu edilen sevgi, güvenlik, mutluluk, yaratıcılık, yenilenme ve benzeri deneyimlere yönelir. Ancak gerçek hayatta hepimiz karışık bir seçenekler ağına dolanmış durumdayız. Acı çeker aynı zamanda mutluluk hissederiz; severiz ama aynı zamanda korkarız; kendimize değer veririz, aynı zamanda kendimizden şüphe ederiz.
Bir kriz, bizi çok fazla yanlış tepki vermeye iterek daha derin bir kafa karışıklığa neden olur. İyileşme, sessizliğin doğru yollara gitmesine izin vermekle ilgilidir. Her manevi ya da bilgelik geleneğinde saf bilinç, sevgi, yaratıcılık, yenilenme ve evrim yönünde açığa çıkar.
Bunun aksine, bebeklikten beri bel bağladığımız zihin-beden dengesi olumlu olana yönelmiştir. Sağlık ve bütünlük normdur; yaratıcılık ve yenilenme normdur.
COVID-19 krizinin iyileşmeye yol açabileceğine inanıyorum; çünkü şüphesiz herkes dinlenmeye ihtiyaç duyuyor. Kaynağınıza yönelik bu ihtiyacı takip edin, eminim karşılanacaktır. Bu dönem, dinlenmenin bilincin sonsuz gücünü ortaya çıkardığı bir zamandır. Tek yapmamız gereken sessiz zihin düzeyinde kendimizi o güce uyumlamaktır.
Yazar: Deepak Chopra Çeviri: Selçuk Can Düzenleme: Birlikbilinci
TELİF HAKKI©2020 BİRLİKBİLİNCİ. TÜM HAKLARI SAKLIDIR. BU YAZIYI TÜMÜ OLMAK ŞARTIYLA, DEĞİŞTİRİLMEDEN, BEDAVA OLARAK, VE BU TELİF HAKKI UYARISI VE İNTERNET BAĞLANTISI (WWW.BİRLİKBİLİNCİ.COM/) İLE BİRLİKTE KOPYALAMAYA VE DAĞITMAYA İZİN VERİLMİŞTİR.