Kriz Döneminde Öz Şefkat Geliştirmenin 6 Yolu
Öz şefkat nedir? Oldukça basit: Değer verdiğiniz birine gösterdiğiniz koşulsuz kabulü, nezaketi, empatiyi ve samimi ilgiyi kendinize göstermek. Şimdi bunu nasıl geliştirmeye başlayabileceğinize bakalım.
“Sevgi ve merhamet lüks değildir, gerekliliktir. Bunlar olmadan insanlık hayatta kalamaz. ”- Dalai Lama
Son birkaç ay bizim için yakın tarihte eşi benzeri olmayan bir deneyim oldu. İşletmeler ve okullar kapandı; tüm şehirlerin faaliyetleri durma noktasına geldi. Dahası küresel sağlık sistemi sınırlarını zorlamakta; bilincimiz acı ve kayıp sahneleri ile dolup taşmakta. Her birimiz bu durumu zihnimizde farklı işlesek de aynı türün üyeleri olarak hepimizin önemli ölçüde travmatik bir süreçten geçtiğini söylemek mümkün.
Doğası gereği bu salgın, bizi varoluşsal ıstırabın iki temel bileşeniyle yüzleşmeye zorladı: hastalık ve ölüm. İnsani deneyimin bu kaçınılmaz öğeleri, ciddi bir olay onları yüzeye itmediği sürece genellikle zihnin derinliklerinde atılı vaziyettedir. Bulaşıcı ve ölümcül bir virüs maskesi altındaki hastalık ve ölüm, şimdi küresel bilincin üst katmanlarına itildi. Bu durumda korkmuş, endişeli, depresif, melankolik ve bunalmış hissetmemekte zorlanabilirsiniz.
Şunu bilin ki: Şu anda böyle duygular yaşıyorsanız bu tamamen doğaldır. Bu şekilde hissettiğiniz için kendinizi suçlamayın veya utanmayın. Şu anda yaşadığımız koşulların tamamı (karantina, günlük ritimlerin bozulması, işten çıkarmalar, ücretsiz izinler, sevdiklerinizi ziyaret edememe) kolektif ve bireysel bilincimizde yanardağ patlaması gibi bir etkide bulunmuştur. Bu salgın, çoğumuzun zihinsel ve duygusal olarak tamamen hazırlıksız yakalandığı bir olaydı. Bu nedenle bu zamanda öz şefkati geliştirmek ve uygulamak her zamankinden daha önemlidir.
Öz Şefkati Nasıl Uygularız?
Öz şefkat düzenli olarak pratiğe döktüğünüz bir şey olmayabilir. *Sevginizden ötürü duyduğunuz endişenizi başkalarına göstermek size daha kolay gelebilir. Peki, aynı dikkat, kabul, takdir veya sevgiyi ne sıklıkla kendinize gösteriyorsunuz?
Şimdi sıra sizde! Mevcut pandeminin belirsizliği ve karışıklığı içinde öz-şefkat, soyut, şişirilmiş veya temelsiz bir ideal değil; hakiki bir sağlıklı yaşam ve hayatta kalma aracıdır. Aşağıdakiler, karantina hayatının duygusal iniş çıkışlarından kurtulmanıza yardımcı olacak altı öz-şefkat stratejisidir.
1. Kabullenmeyi Pratik Edin
Kabullenmek bir şeyleri anında değiştirme arzusu olmadan oldukları gibi olmalarına izin vermektir. Dünyaya boyun eğdirme ve emirlerinize uymaya zorlama umuduyla dünyayla savaşa tutuşabilirsiniz. Ama bu sadece büyük bir enerji israfı değil aynı zamanda hüsranla sonuçlanacak nafile bir çabadır. En nihayetinde, gerçekten değiştirme yeteneğine sahip olduğunuz tek şey kendinizdir. Bu nedenle kabullenmeyi pratik etmek, mücadeleyi bırakmanın ve içsel suların durulmasına izin vermenin güçlü bir yoludur.
İki tür kabul vardır: dış durumların ve olayların kabul edilmesi (mevcut COVID-19 salgını gibi) ve kendini kabul etme. Her ikisi de özgürleştiricidir (biri üzerinde çok sınırlı kontrolünüz olan dış dünyadan; diğeri kendinize ve hislerinize karşı ettiğiniz mücadeleden, beklentilerinizden). Sadece birkaç dakika bile olsa dünyayı ve kendinizi oldukları haliyle kabullenin. İnanılmaz bir yükün kalktığını, yerine huzur ve zarafetin dolduğunu hissedeceksiniz.
2. Sabrınızı Geliştirin
Bu gibi zamanlarda sabırsızlık, kendinize olduğu kadar başkalarına da yöneltilen hayal kırıklığı, öfke ve düşmanlığı doğurur. Programınıza uygun olarak gerçekleşmeyen şeyler tarafından tetiklenir. Bu, isteklerinizi sık sık kontrolünüzün dışındaki unsurlara ve koşullara dayatmaya çalışmanızın bir yansımasıdır.
Kabullenmeye benzer şekilde sabır, olayların gerçekleşmesi için doğru zamanı beklemekten memnun olmaktır. *Sabırla el ele giden bilgelik şudur: Gerçekliğin sadece küçük bir dilimini görebilirsiniz ve olaylar algı sınırlarınız çok ötesinde bir çerçevede gerçekleşebilir. Sabır, zorlama ve mücadele olmadan evrenin(ve hayatınızın) doğal ve spontane akışına güvenme yeteneği kazandırır
“Sabrın ödülü sabırdır.” – Saint Augustine
3. Evrenin akışına güvenin
Maddeye ve hazza odaklı toplumlarda teslimiyet yetisine sahip olmak büyük bir armağandır. Teslimiyet, bilinmeyene kendini bırakabilme yeteneğidir ve detaylarla evrenin ilgileneceğine inanmaktır. Bu, bir niyet veya arzudan vazgeçmek anlamına gelmez; aksine evrenin efendisi olma ihtiyacından vazgeçmek ve işlerin bir şekilde rayına oturacağını bilmek anlamına gelir. Kontrol etme ve tutunma ihtiyacı, yaratıcı çözümlerin ortaya çıkmasına izin vermeyen dar kalıplı “dediğim dedik çaldığım düdük” bir yaklaşımı doğurur. Kendinizi akışa bırakmak, sizi en az dirençli yoldan götürür; enerjinizi korur; doğru bir zamanda işlerin yoluna girmesini sağlar. Meselelerin ne zaman ve nasıl çözüleceği fikirlerinden kendinizi özgürleştirin; sadece niyet edin ve her şeyin kendi kendine gerçekleşmesine izin verin.
4. Beklentileri Bırakın
Beklentiler bir “kafanızdaki senaryoya tutunma ve bağlanma” biçimidir. Bir durumun ne olması gerektiğine dair “şöyle veya böyle olmalı” şeklindeki inançlarınızdan meydana gelirler. Bunlar, inançlarınızı dış dünyayla ilişkilendirmenin sonucudur. Ancak büyük olasılıkla deneyimlediğiniz üzere gerçeklik, beklentilerinizi karşılamak zorunda değildir. Bu nedenle, ne kadar çok beklentiniz varsa ve ne kadar katı olurlarsa, gerçekleşmediklerinde daha fazla hayal kırıklığı yaşarsınız. Özellikle küresel bir salgın gibi değişken ve dinamik bir süreçte ne zaman işe dönebileceğiniz veya favori restoranınıza uğrayabileceğinizle ilgili beklentileriniz varsa, büyük ihtimalle hayal kırıklığına uğramaya hazır olun. Beklentilerinizi bırakın, plan yapmayın ve bu anı olduğu gibi kabul edin.
5. Kendinize Tolerans Tanıyın
Meditasyon pratiğinin temel kavramlarından biri kendinize tolerans tanımaktır. Başka bir deyişle, kendinize yüklenmeyin; ilgi, sevgi, açıklık ve şefkat gösterin. Kendinize karşı çok fazla mücadele etme eğiliminiz varsa bir hedefe ulaşma veya bir arzuyu yerine getirme umuduyla kendinizi hırpalıyor olabilirsiniz. Bu zihniyet aleyhinize çalışabilir ve sizi her zaman en üst düzeyde performans gösterme ihtiyacını hissetmeye zorlayabilir.
Bu, bazı durumlarda işe yarayabilirken mevcut karantina ortamında gerçekçi veya sağlıklı değildir. Karantina dönemine, bir tür kişisel gelişim projesine başlamak için ideal bir zaman olduğunu düşünerek girmiş olabilirsiniz. Sonrasında farkına varmışsınızdır ki kendinize dayattığınız sınavlar veya projeler olmadan uzun süreli stres, günlük hayatınızı içinden çıkılması zor bir hale getirmiştir.
Kendinize yüklenmemeyi ve şu anda sadece yapabileceğinizi hissettiğiniz şeyleri yapmayı unutmayın. Kanıtlayacak hiçbir şeyiniz yok; kimse yaptıklarınızın çetelesini tutmuyor. Kendinize, sevdiğiniz bir arkadaşınıza göstereceğiniz nezaket, empati ve anlayışla yaklaşın. Bu zamanı “En Az Çaba Kanunu ”nu uygulamak için bir fırsat olarak kullanın; sağlıklı ve dinlenmiş kalmak için ihtiyacınız olan desteği sağlayarak daha fazlasını başarmak için daha az şey yapın.
“Siz kendiniz, tüm evrendeki herkes kadar sevginizi ve ilginizi hak ediyorsunuz.” – Buddha
6. Kendinizi Yargılamayı ve Suçlamayı Bırakın
Suçluluk ve öz-yargılama en olumsuz zihinsel durumlardan ikisidir. Her ikisi de aşırı zihinsel türbülans yaratır, enerjinizi boşaltır ve öz değerinizi düşürür. İster geçmiş seçimleriniz için suçluluk ve pişmanlık hissediyor olun ister bu zorlu zamanlarda beklentilerinizi karşılamadığınız için kendinizi sert bir şekilde yargılayın, kendinize biraz müsamaha gösterin ve bu olumsuz duygulardan özgürleşin. Herkes kendi bilinç seviyesine göre en iyisini yapıyorsa o zaman bu sizin için de geçerlidir. Bu koşullar altında yapabileceğinizden daha fazlasını kendinizden bekleyemezsiniz. Karmanız veya geçmiş seçimleriniz göz önüne alındığında, mevcut koşullar altında elinizden gelenin en iyisini yaptınız. Bu yüzden öz yargılama ve suçluluğun yüklerini atın ve özgür olmanıza izin verin.
Yani, cesaretlenin, bu süreci atlayacaksınız! Her şey daha iyi olacak ve belirsizliğin karmaşasından yeni bir normal ortaya çıkacak. İnsanlar dayanıklı ve yaratıcı bir türdür; problem çözmeyi bu yüzden seviyoruz. İste size bu gibi zorlu zamanlarda her şeyin geçiciliğine dair güçlü bir hatırlatma: Bu günler de geçer!
Geleceğin nasıl görüneceğini bilemeyebiliriz; ancak bu zamanlarda öz şefkat geliştirmek, şu anda ona en çok ihtiyaç duyan kişiye sevgi ve dikkat göstermenize yardımcı olacaktır. Yani size!
Yazar: Adam Brady Çeviri: Selçuk Can Düzenleme: Birlikbilinci
TELİF HAKKI©2020 BİRLİKBİLİNCİ. TÜM HAKLARI SAKLIDIR. BU YAZIYI TÜMÜ OLMAK ŞARTIYLA, DEĞİŞTİRİLMEDEN, BEDAVA OLARAK, VE BU TELİF HAKKI UYARISI VE İNTERNET BAĞLANTISI (WWW.BİRLİKBİLİNCİ.COM/) İLE BİRLİKTE KOPYALAMAYA VE DAĞITMAYA İZİN VERİLMİŞTİR.