Teslimiyetin 4 Basamağı
Çoğu insan teslimiyet kelimesini duyunca akıllarına -pes etmek, kaybetmek, kontrolü kaybetmek ve hatta tutsak olmak gibi – olumsuz kavramlar gelir. Ancak, ruhsal bağlamda kullanılırsa teslimiyet, “bu nedir” sorusuyla mücadele etmeyi bırakmak, hayatın cüzi parçalarına kafayı takmak yerine onu tümden kucaklamak anlamında kullanılmaktadır.
Teslimiyetin 4 Basamağı
Vedik yazıtlarda ruhsal teslimiyet, “teslimiyet neşesi” olarak geçer. Bu harika, olumlu duyguya işleri oluruna bıraktığınız zaman ulaşılırsınız. Limitleri aşmak, genel şartlanmışlıklarınızın ötesine geçmek ve sonsuz olasılıklara açık olmaktır ruhsal teslimiyet. Cüzi benliği ve kişisel kimliği mutlak olana sunmaktadır.
Ruhsal anlamda teslim olduğunuzda, kontrol edemediğiniz durumlar hakkında çözüm üretmeye kendinizi zorlamaktan vazgeçer ve bunu yerine her şeyi orkestra şefi gibi düzenleyen bir İlahi gücün olduğu inancına sahip olur ve o güce güvenirsiniz.
Bhagavad Gita’da, kutsallığı temsil eden Krishna, Arjunaya şunu söyler; “Tüm dharma (amaç) çeşitlerini terk et ve yalnız bana teslim ol. Seni tüm günah dolu eylemlerden kurtaracağım; korkma.” Spiritüel öğretmen Eckhart Tolle der ki; “Teslimiyet hayata ‘evet’ demek ve sonrasında birdenbire hayatın size rağmen değil sizin için işlemesine şahit olmaktır.” Yazar Debbie Ford der ki; “Teslimiyet kendinize verebileceğiniz bir hediyedir. Bir inanç eylemidir. ‘Bu nehrin nereye akacağını bilmesem de beni doğru yöne götüreceğine güveniyorum’ demektir.”
Egonuz/nefsiniz her şeyi kontrolünde tutmak ister. Kendinizi hapsedeceğiniz sınırlar ve limitler koyar. Teslimiyet ise oradan kurtulup Deepak Chopra’nın “belirsizliğin bilgeliği” diye tanımladığı şeye geçmenizi sağlar. Teslimiyet sayesinde tüm evrenin sizi desteklemek için birleştiği yer olan kaynağınızla bütünüyle bağlantı kurabilirsiniz. Sonsuz, mütemadi, ebedi, neşe dolu ve korkusuz olabilirsiniz.
Şimdi teslimiyetin neden bu kadar etkili olduğunu biliyorsunuz, sonraki soru, nasıl teslim olunur? İşte teslimiyete giden yolda takip edeceğiniz dört basamak.
İnanç
Bütünüyle teslim olmak için inancınız olmalı. Hint felsefeci Sri Aurobindo’nun da tanımladığı gibi “Ruh, İlahi Gücün varlığına, hikmetine, kudretine, sevgisine ve merhametine olan inançtır.” Başka bir şey hakkında düşünmeye, başka bir yere gitmeye, hedeflerinizden başka yöne sapmaya gerek yok. Bu, her şeye karşı güven ve saygı duyma durumudur. Manevi öğretmenlerinize, öğretilerine ve kendinize inanç duymaktır. İyi ve kötü ayırt etmeden her şeyi kabullenmenizi sağlayacak bir inanç.
Sabır
Sabra da ihtiyacınız var. İman ve sabır birbirlerini tamamlar. Biri diğerinin nedeni, diğeri birinin etkisidir. İkisi de hem birbirlerinin vesilesi hem de birbirlerinin nihayetidir. Manevi hayata dair davranışların bütün kuralı bu iki şey arasında bulunur. Hint spiritüel üstadı Shirdi Sai Baba uyum ve esenlik için ikisinin de gerekli olduğunu vurgulamıştır. Sabır, ihtiyaç duyduğunuz her şeyin en uygun zamanında kendiliğinden size geleceği anlayışıyla bir şeylere ulaşmanızı sağlar.
Farkındalık
Teslimiyet farkındalığa sahip olmanızı gerektirir. Odaklanmış, dikkatli ve tüm şüphelerden arınmış olmanız gerekir. Normal anlamda teslimiyet kişinin daralması olsa da manevi anlamda teslimiyet kişinin genişlemesidir. Teslimiyetiniz arttıkça, farkındalığınız genişleyecektir ki bu da ancak sevgiden kaynaklanan bir uyanıklıkla mümkün olur.
Meditasyon
Meditasyon bir teslimiyet eylemi ve manevi yolculuğunuzda yanınızda olan en etkili araçtır. Farkındalığınızı normal aktivitelerden uzaklaştırıp daha ve daha sakin bir zihin seviyesine erişerek, gerçek ve asli benliğinizle yeniden bağlantı kurabilirsiniz. Düşüncelerinizin arasındaki sessiz bölgeye geçiş yaptığınızda küçük benliğiniz ve onun kısıtlamalarından vazgeçip sınırsız ve ebedi öz Benliğinize teslim olursunuz. Kendi kimliğinizi, İlahi olana, “Ben”, “Beni” ve “Benim” kavramlarının, tekliğin saadetinde yokluğa karıştığı yere gömersiniz.
Günlük meditasyonunuzun parçası olarak kendinize şu dört soruyu sorabilirsiniz:
- “Ben kimim?”
- “Ne istiyorum?”
- “Amacım nedir?”
- “Neler için şükrediyorum?”
Bu soruları kalbinize veya o ulvi benliğinize sorabilir ve içten gelen cevapları değerlendirme olmaksızın dinleyebilirsiniz. Bu da bir çeşit teslimiyettir. Egonuzun sınırlarının ötesine geçip daha ulvi varlığınızın rehberliğine kulak veriyorsunuz.
Ey nefsim !
Seni sen yapan benim ,
beni de ben yapan sensin .
Ya yola gel beraber gidelim ya da
yoldan çekil ben Hakk’a gideyim
-Mevlana Celalettin Rumi
Kime Teslim Olacaksınız?
Manevi yolculuk yapan çoğu insan için zor bir sorudur bu. Ruhani öğretmene veya bir Guru’ya mı teslim mi olayım? Kendimi bir ruhani lidere veya hiç tanımadığım bir tanrıya takdim mi ediyorum?
Gerçekten anlamda uyanmış hiçbir öğretmen, bedeninizi, zihninizi ya da varlığınızı kendisine teslim etmenizi istemez. Eğer aydınlanmış bir öğretmen bulacak kadar talihliylesiniz, o öğretmen yapacağı şey sizin özgür iradenizle yaptığınız seçimi kabul etmek olacaktır. O öğretmenin katıksız sevgisinin şükranlığıyla dolduğunuzda ise teslimiyet duymanız ve bunu idrak etmeniz kolaylaşacaktır.
Hint yogi ve guru olan Paramhansa Yogananda ruhani teslimiyetin “kişinin iradesini Yaradan’a sunmak” anlamına geldiğini söyler. Pasif bir eylem değildir bu. Yaradan’ın iradesine aktif bir şekilde teslim olmaktır. Yaradan’ın tecellileri farklı kişiler için, inançlarına göre farklı şekillerde olur.
Tercih ettiğiniz şekilde, her şeyi İlahi güce sunmak; eskisini bir kenara bırakıp, hayal ettiklerinizin mümkün olduğu yeni bir dünya inşa etmek için atılacak ilk ve son adımdır. Aslında zaten, elinizin altında olsalar bile, hiçbir şey gerçekten size ait değildir. Siz sadece geçici olarak emanetçilik yapıyorsunuz.
Ancak, İlahi Gücün herhangi bir simasına gerçekten teslim olduğunuzda, aslında başka bir görüntüye bürünmüş olan, kendi öz benliğinize teslim oluyorsunuz. Spiritüel yolculuğunuzda ihtiyaç duyulanlar verilmez, alınır. Ulvi benliğinizle uyum sağlama becerinizle alınır lazım olanlar. Bu beceri ise teslimiyet, sevgi ve adanmışlıkla geliştirilebilir. Otomatik olarak en ulvi seviyenize yükseltilirsiniz ve böylece yardım dışarıdan değil kendi benliğinizden gelmeye başlar.
Bütünüyle yapılan bir teslimiyet, spiritüel hayatınızın nihai noktasıdır. Mesele bir şeylerden vazgeçmek değildir. Ailenizi terk etmek, işinizden ayrılmak, mal varlığınızı bırakmak ya da bir manastıra kapanmak zorunda değilsiniz. Teslimiyetteki mevzu vermek değil sadece müsaade etmek. İzin ver, daima karakterinin bir parçası olan, seni sen yapan, dürüstlüğün, güzelliğin, saflığın, iyiliğin benliğini sarsın ve dünyaya ışık saçsın.
Yazar: Roger Gabriel – Çeviri: Birlik Bilinci
TELİF HAKKI©2018 BİRLİKBİLİNCİ. TÜM HAKLARI SAKLIDIR. BU YAZIYI TÜMÜ OLMAK ŞARTIYLA, DEĞİŞTİRİLMEDEN, BEDAVA OLARAK, VE BU TELİF HAKKI UYARISI VE İNTERNET BAĞLANTISI (WWW.BİRLİKBİLİNCİ.COM/) İLE BİRLİKTE KOPYALAMAYA VE DAĞITMAYA İZİN VERİLMİŞTİR.